MİŞMİŞİSTAN
Yaşar KARAASLAN yazdı
Sanki bu ülkeyi, seçilmiş yöneticiler değil de çıkar grupları yönetiyor. Her dönemin kendine özgü (patates-soğan, borsa-para, şeker, meyve-sebze, gübre, et- demir-çimento vb.. gibi) çıkar grupları boy göstererek ekonomiyi alt üst ederler ve paralarına para katarlardı. Olan vatandaşa olurdu. Paralarına para katan çıkar gruplarına yönelik seçilmiş yöneticiler tarafından bir-iki hamasi nutuk atılır (Caydırıcı ceza-yaptırım hak getire)ve olay soğumaya bırakılırdı.
Son günlerin çıkar grubu ise süper marketler oldu.
Önce bir yaşanmışlık
Yıl 1990’lı yılların ikinci yarısı. Şehir esnafının belini bükeceği hissedilen Afra ve YİMPAŞ gibi süpermarketlerin inşaatları hızla yükseliyor. Dönemin Kahraman Maraş’ın yerel basınından esinlenerek, şehrimizde de bu marketlerin kurulmaması yönünde bir kampanya başlatalım düşüncesiyle esnafları ve ilgili meslek odalarıyla görüşmeye başladık. Görüşmelerimiz olumlu gidiyordu. Ta ki ilgili meslek odasından birinin başkanıyla görüşene kadar problem yoktu. Oda Başkanın sözleri beynime çivi gibi kazınmıştı. Çünkü koruması gereken camiayı, tabiri caizse yerden yere vuran ifadeler kullanmıştı ilgili meslek odasının Başkanı. O görüşmeyi çok özet olarak aktarayım.
- Başkanım, şehrimizi n her iki girişinde, Malatya esnafını olumsuz anlamda derinden etkileyecek büyük marketler kuruluyor. Bu marrketlerin camianıza büyük zararlar vereceği endişesi var. Bu konuda düşünceleriniz nelerdir?
- Yaşar Bey, Malatya’daki 1970’li yıllarda meydana gelen büyük yangını hatırlıyor musuz?
- Evet başkanım hatırlıyorum.
- O zaman bilirsin. Çay, kahve, şeker, tüp, yağ gibi ürünler piyasada bulunmuyor anca karaborsa da alınabiliyordu. Onu da hatırlarsın. Değilmi?
- Evet Başkanım hatırlıyorum.
- Stokçuların- karaborsacıların sakladığı ürünlerin o yangında yanması nedeniyle Malatya tam bir hafta şeker-yağ- kahve kokusuna teslim olmuştu değil mi?
- Ama nereye varacaksınız Başkan?
- Demem o ki, O dönemler Malatya 5 toptancını insafına kalmıştı, şimdi de aynı kafa. Bırakın gelsinler ki, biraz burunları sürtsün. Yoksa bunların insafa geleceği yok. O nedenle marketlerin şehrimize gelmesine bir itirazım yok.
Diyerek o marketlerin dolayısıyla da son 20 yılda her köşe başında çekirge sürüsü gibi çoğalan diğer marketlerin şehrimizi istilasının önünü açan zihniyetin en bariz göstergesiydi.
Bu zihniyetin bir versiyonu da 29 Ekim 2009’da yaşanmıştı.
Sahibi Yunanlı, İngiliz orijinli şirketin de aralarında olduğu birçok yabancı kökenli firmanın ezici çoğunlukla yer aldığı Malatya Park AVM’nin açılışını (resmi olmayan)kapitülasyonların kaldırıldığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ilan ettiği gün olan 29 Ekim 2009’da yapmalarına ses çıkarmayan seçilmiş yöneticilerin zihniyet idi.
Son günlerde ülkemizde olduğu gibi şehrimizde de marketler konusu tartışılmaya başlandı.
Tartışmanın tarafı veya karşısı değilim ama
Ekonomik krizin faturasının marketlere kesilmesi bir vatandaş olarak zoruma gidiyor.
Sanki ülkemizi seçilmiş yöneticiler değil de SÜPERMARKETLER gibi çıkar grupları yönetiyor. Üstelik 20 yıldır tek başına ülkeyi yöneten bir iktidara (üstüne basa basa söylüyorum Hükümet değil İKTİDAR) rağmen.
İşte o benim zoruma gidiyor.